Çin'den Sonra İkinci Sırada! İlk Kez Üretilecek ve 220 Milyon Dolar Gelir Bekleniyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eskişehir’de 694 milyon ton nadir toprak elementi keşfedildiğini duyurdu. Türkiye, nadir toprak elementleri üretiminde ilk 5'te yer almayı hedefliyor. Eskişehir Beylikova Florit, Barit ve Nadir Toprak Elementleri İşletme Tesisi, toplam 694 milyon tonluk rezerviyle dünya genelinde, Çin’in Bayan Obo sahasından sonra ikinci sırada yer alıyor. Bu elementlerin üretimi ilk kez gerçekleşecek. Gelirleri oldukça dikkat çekici, detaylara göz atın!

Çin'den Sonra İkinci Sırada! İlk Kez Üretilecek ve 220 Milyon Dolar Gelir Bekleniyor!

Türkiye, nadir toprak elementleri (NTE) üretiminde dünya genelinde ilk beş ülke arasına girmeyi hedeflerken, bu amaca ulaşmada uluslararası teknoloji ve yatırım iş birliklerinin kritik bir rol üstleneceği bildiriliyor. NTE taleplerinin teknoloji alanındaki gelişmelerle hızla artması, Türkiye'nin 100. kuruluş yıl dönümünde devreye aldığı Beylikova Florit, Barit ve NTE Pilot Tesisi'nde üretim faaliyetlerini artırmasına yol açıyor.

İlk kez üretilecek! Çin'den sonra dünyada ikinci sırada: 220 milyon dolar gelir sağlayacak 1

ERDOĞAN'DAN NET MESAJ!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Eskişehir Beylikova'daki nadir toprak elementleri rezervinin başka bir ülkeye devredilmesinin kesinlikle söz konusu olmadığını ifade etti.

Dün gerçekleştirilen kabine toplantısının ardından Erdoğan'ın yaptığı açıklamalarda şu ifadelere yer verildi:

"Eskişehir'in Beylikova ilçesindeki nadir toprak elementleri sahasında bugüne dek 310 ayrı yerde yaklaşık 125 bin metre sondaj çalışması gerçekleştirildi. Bu alanda nadir toprak elementleri, barit ve florit gibi kaynaklar olmak üzere toplamda 694 milyon ton rezerv tespit edildi. Bu saha, yeryüzündeki en büyük ikinci nadir toprak kaynak alanı konumundadır. 17 nadir toprak elementinin 10'unun olduğu Beylikova sahasında, yaklaşık 12,5 milyon ton nadir toprak oksidi bulunmaktadır. Nadir toprak elementleri üretiminde dünyada ilk beş arasında yer almak istiyoruz. Bu çerçevede faaliyetlerimizi yürütüyoruz. İlk aşamada yıllık 1200 ton cevher işleyerek faaliyet göstereceğimiz Eti Maden Pilot Üretim Tesisini hayata geçirdik. Pilot tesisi endüstriyel bir tesise dönüştürmek için saflaştırma teknolojileri üzerine de çalışmalarımız sürmektedir. Nadir toprak elementleri teknoloji alanında deneyim sahibi ülkelerin bu üretim süreçlerine ilişkin bilgilerini paylaşmaktan kaçındıkları önemli bir gerçektir. Bu engelin aşılması ve mevcut sahaların daha hızlı bir şekilde ekonomiye kazandırılması, uluslararası iş birliklerini zorunlu hale getiriyor. Türkiye olarak biz de teknolojik bilgi birikime sahip ülkelerin uzman kuruluşları ile işbirlikleri geliştirmek amacıyla görüşmeler gerçekleştirmekteyiz. Bu nedenle Beylikova'daki nadir toprak elementleri sahasının başka bir ülkeye verilmesi asla mümkün değildir. Eğer birisi bunu iddia ediyorsa, kendi ülkesine iftira atmış olur."

694 MİLYON TONLUK REZERV!

Eskişehir'in Beylikova ilçesinde gerçekleştirilen sondaj çalışmaları sonucunda toplamda 310 lokasyonda yaklaşık 125 bin metre derinlikte araştırmalar yapıldı. Bu çalışmalar, sahada NTE, barit ve florit gibi kaynakların toplamda 694 milyon ton olduğunu ortaya çıkardı.

17 elementten 10'unun bulunduğu bu alanda, yaklaşık 12,5 milyon ton nadir toprak oksidi yer alıyor. Böylece Beylikova, rezerv büyüklüğü açısından Çin'deki Bayan Obo sahasından sonra dünyanın en büyük ikinci kaynağı olarak öne çıkıyor.

Tesis, ilk aşamada 7 NTE üzerinde üretim gerçekleştirecek ve bu elementlerin oksitleri ilk defa piyasaya sunulacak. Florit, barit, lantan, seryum, praseodimyum, samaryum, gadolinyum, evropiyum ve neodimyum gibi önemli elementler ile diğer 17 NTE de burada işlenecek. Ayrıca, nükleer enerji üretiminde kullanılan toryum da bu tesis kapsamında üretilebilecek.


HEDEF: DÜNYANIN EN BÜYÜK 5 ÜRETİCİSİNDEN BİRİ OLMAK!

Beylikova Pilot Tesisi ile yıllık 1200 ton cevher işleyerek Türkiye'nin ekonomisine katkıda bulunulması hedefleniyor. Pilot tesis sonrasında, endüstriyel aşamaya geçilerek yıllık 570 bin tonluk üretim hedefleniyor. Bu üretim ile ülkeye yaklaşık 220 milyon dolarlık bir gelir sağlanması bekleniyor.

Öte yandan, dünya genelinde en büyük beş NTE üreticisinden biri olma hedefine ulaşmak için, pilot tesisin endüstriyel bir tesise dönüştürülmesi amacıyla saflaştırma teknolojileri üzerinde çalışmalar devam ediyor. Nadir toprak elementlerinin, küresel teknoloji ve savunma endüstrisindeki kritik önemi, gelişmiş ülkelerin iklim politikaları çerçevesinde bu alanda değer kazanmalarıyla bilgi paylaşımını sınırlıyor.

Küresel üretimde yüzde 69 paya sahip olan ve işleme kapasitesi ile dünya pazarının yüzde 85'ini kontrol eden Çin’in hakimiyetini azaltmak isteyen Batılı ülkeler alternatif tedarik kaynakları araştırıyor. Bu durum mevcut sahaların daha hızlı ekonomiye kazandırılmasını ve uluslararası iş birliklerini gerekli kılıyor.

TÜRKİYE, DOĞRU STRATEJİLER İLE BÜYÜYEN BİR OYUNCU OLABİLİR!

Türkiye Kritik Mineral İnisiyatifi’nin kurucusu Sait Uysal, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin NTE alanındaki hedeflerine ulaşma potansiyeli olduğunu belirtiyor. Ancak, bu süreçte uluslararası iş birliklerinin kritik öneme sahip olduğunu ifade etti.

Uysal, Türkiye'nin doğru stratejileri hayata geçirmesi halinde küresel bir oyuncu olabileceğini ve şunları söyledi:

"Çin’in dünya genelindeki üretici konumunu korumak için teknoloji paylaşımını kısıtladığını göz önüne alırsak, Türkiye’nin Batılı ülkelerle kazan-kazan modelinde ve teknoloji transferine dayalı bir yapı geliştirebilme imkanı bulunuyor. Bu durumda Türkiye, yalnızca bir ham madde tedarikçisi değil, aynı zamanda katma değerli ürün üreten bir merkez haline gelebilir. Bu tür bir adım, ekonomik, finansal ve teknolojik anlamda büyük bir sıçrama yaratır. Her şey uygulanacak stratejilere ve atılacak adımlara bağlı."

"JAPONYA, GÜNEY KORE, ABD VE AVRUPA ÜLKELERİYLE ORTAK PROJELER GELİŞTİRİLEBİLİR"

Uysal, NTE üretiminde yaşanan bilgi paylaşımı sorununa dikkat çekerek, "Çin'den bu alanda herhangi bir teknolojinin dışa çıkartılması kesinlikle yasaktır ve sıkı bir denetim altındadır. Bu durum, 'know-how' bilgisi için de geçerlidir. Çin'deki araştırma enstitüleri artık yabancılara bu konuda hizmet vermemektedir." dedi.

Uysal, uluslararası işbirliklerinin önemine vurgu yaparak, "Bu nedenle, kaynak sıkıntısı çeken fakat belirli teknolojilere sahip olan Japonya, Güney Kore, ABD ve Avrupa ülkeleri ile kazan-kazan modeline dayalı ortak projeler geliştirilmesi mümkün." şeklinde konuştu.

Ayrıca, yeterli ve yetkin insan kaynağının da geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Uysal, şunları ekledi:

"Bu alanda yüksek lisans ve doktora düzeyindeki araştırmacıların Avustralya, Malezya ve ABD gibi ülkelerde çalışmalar yapmasının teşvik edilmesi gerekiyor. Munzur Üniversitesi NTE Uygulama ve Araştırma Merkezi daha merkezi bir konuma getirilerek insan kaynağı sağlayıcısı haline dönüştürülebilir. Uluslararası işbirliklerine dayalı bir altyapı oluşturuluncaya kadar bu süreç temel yaklaşım olacaktır."

Uysal, ham maddeden nihai ürün oluşturmanın katma değer zincirinin önemini vurgulayarak, "Toplam NTE ham madde pazarı yaklaşık 7 milyar dolar değerindedir. Ancak, mıknatıs üretiminde kullanıldığında bu rakam 40 milyar dolara, elektrik motorları ve çeşitli bileşenlerde kullanıldığında 400 milyar dolara, rüzgar türbini veya elektrikli araç üretiminde nihai ürün olarak kullanılınca ise 4 trilyon dolara kadar ulaşmaktadır. Bu durum, Çin’in büyük pazarda nihai ürünlerde söz sahibi olma stratejisini ortaya koymaktadır. Katma değer zincirinin ilk aşaması olan madenciliğin maliyeti görece olarak küçük ve yönetilebilirdir." ifadelerini kullandı.